DOLAR 32,4833 0.08%
EURO 34,8050 0.09%
ALTIN 2.472,980,45
BITCOIN 1990016-3,98%
İstanbul
16°

HAFİF YAĞMUR

04:46

İMSAK'A KALAN SÜRE

Kılıçdaroğlu’ndan ekonomi yönetimine eleştiri

Kılıçdaroğlu’ndan ekonomi yönetimine eleştiri

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Kırıkkale'de konuştu: Döviz yükseldi, mahvolduk. Döviz düştü, faiz yükseldi mahvolduk. İkisi düşmüyor, ya döviz artıyor ya faiz artıyor. Dövizi getirenlerle faizi elde edenler aynı adamlar aslında. Değişen bir şey yok aslında.

ABONE OL
25 Mart 2021 20:52
Kılıçdaroğlu’ndan ekonomi yönetimine eleştiri
0

BEĞENDİM

ABONE OL

KIRIKKALE (AA) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, döviz kurundaki artışa ilişkin, “Döviz yükseldi, mahvolduk. Döviz düştü, faiz yükseldi mahvolduk. İkisi düşmüyor, ya döviz artıyor, ya faiz artıyor. Dövizi getirenlerle faizi elde edenler aynı adamlar aslında. Değişen bir şey yok aslında.” dedi.

Kılıçdaroğlu, Kırıkkale’de meslek odaları, yörede etkili olan kişiler, Millet İttifakı’nın diğer bileşenleri, kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konferans Salonunda bir araya geldiği toplantıda, herkesin mutlu olacağı, güzel bir ülkede yaşayacağı yeni bir siyaset anlayışı başlattıklarını söyledi.

Türkiye’de sorunlar yaşandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, bunları birlikte çözeceklerini belirtti.

Kırıkkale’de gezerken birçok vatandaşın iş talebini iletmek için yazdığı notların ceplerini doldurduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Ankara’yı geziyorsunuz aynı, tablo değişmiyor. Türkiye’nin neresine giderseniz tablo değişmiyor. Kaç milyon işsizimiz var, 10 milyonu aşkın işsizimiz var. 1 milyonu aşkın ise üniversite mezunu işsiz, her alanda. Halen babanın aylığına bakıyor, emekli aylığına bakıyor, oradan ‘bana da harçlık düşer mi?’ diye. Şu soruyu kendimize sormak zorundayız. Dünyanın neresinde olursa olsun bir iktidarın başarısının temel ölçüsü istediği ekonomik program ya da politika istihdam yaratıyor mu yaratmıyor mu? İstihdam yaratıyorsa başarılıdır, yaratmıyorsa başarısızdır. Bunun için iktisatçı olmaya da gerek yoktur. Sonuç, istihdam değil işsizlik yaratıyorsun. O zaman sen başarısızsın. İstihdam yaratıyorsan başarılısın. Nüfusumuz Almanya ile aşağı yukarı aynı. Almanya dışarıdan işçi alıyor, bizde her sene işsiz sayısı artıyor. O zaman yapacağımız kurallardan bir tanesi, demokrasiye inanıyorsak, ülkenin geleceğine inanıyorsak, ülkemizin güçlü olmasını istiyorsak, ülkemizin üretmesini istiyorsak hangi iktidar olursa olsun işsizlik yaratan bir politikayı izliyorsa ona oy vermeyeceğiz. Demokrasinin temel kuralı budur. Buraya oy istemeye gelmedim. Zaten seçim de yok. Ama burada doğruları konuşmamız lazım. Siyasi parti futbol kulübü gibi tutulmaz. Verdiği hizmet milletin terazisinde tartılır, başarılı ise yoluna devam eder. Başarısız ise kusura bakma bir başkasını getirilelim, başarılı olacak mı olmayacak mı. 10 milyonu aşkın işsiz demek, Türkiye’nin bir felaketle karşı karşıya olması demektir. Sıradan bir rakam değildir bu. Üniversite mezununun işsiz olması daha büyük bir felaket.”

Hangi organize sanayi bölgesine gitse iş dünyasının, “sanayicinin nitelikli ara eleman bulamıyoruz” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, bütün organize sanayi bölgelerinde teknoloji liseleri kuracaklarını anlattı.

Bunların yatılı, 5 veya 6 yıl olacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, mezuniyetinde işinin hazır olacağını vurguladı.

Kırıkkale Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Varlı’nın konuşmasında, siyasiler arasında gerginlik istemediğini söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Başkan, ‘yukarıda gerginlik istemiyoruz’ dedi. Gayet güzel. Gerginliğin kaynağı kim? 2018 ağustos ayında Türkiye krizle karşı karşıyaydı. 2018’in ağustos ayında İstanbul’da bir basın toplantısı yaptım. Kriz geliyor, bu kriz büyüyecek, yanlış hatırlamıyorsam 13 madde halinde nelerin yapılması gerektiğini anlattım. Ne hükümeti eleştirdim ne bir başka yeri eleştirdim. Bu sorunun çözülmesi lazım dedim ve parlamentoda yasal düzenleme yapılması gerekiyorsa biz size her türlü desteği veririz dedik. 2018’den söz ediyorum. Biz de katkı verelim, engel olmayalım. Arkadan eleştiri geldi. Olabilir ama eleştiri benim saydığım 13 madde üzerinden gelmiyor. Siz niye konuşuyorsunuz, niye bunları söylüyorsunuz diye. Ne söyleyelim biz. Söylemek için izin mi alacağız?”

Arkasından 2020’ye geldiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Bir ekonomik buhranla karşı karşıya kaldık. Çünkü kriz artık gitti, buhrana döndü. Yine eleştiri yapmadık. Yine bir basın toplantısı yaptım. Orada da maddeler halinde nelerin yapılması gerektiğini anlattım. Orada da hiçbir şey olmadı. Söylediklerimizi yapmadı. Sonra bugünkü hale geldik. Geçen salı günü hükümetin buhrandan en az yarayla kurtulmamız için veya sıyrılmamız için neleri yapmamız gerektiğini 9 madde halinde saydım. ‘Bunları acilen yapın’ dedim. Yine bir eleştiri getirmedim ama bu da olmadı. Olmuyor da zaten.” diye konuştu.

Sorunun siyası tercihten kaynaklandığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Sorun, devleti yöneten otoritenin siyasi tercihinden kaynaklanıyor. Siyasi tercihi ekonomi, döviz, faiz eksenli yönetiyor. Döviz yükseldi, mahvolduk. Döviz düştü, faiz yükseldi mahvolduk. İkisi düşmüyor, ya döviz artıyor ya faiz artıyor. Dövizi getirenlerle faizi elde edenler aynı adamlar aslında. Değişen bir şey yok aslında. Bol miktarda döviz geliyor, faiz artıyor. Bir süre sonra faizi düşürelim diyorlar, başka bir para operasyonları. Değişen bir şey yok. Faizi elde edenlerle dövizden rant elde edenler aynı kesim. Şimdi sizin vicdanınıza seslenmek istiyorum. Ben bunu eleştirdim, dedim ki ‘bu eksende bir devlet yönetilemez.’ 27,5 yılımı devlete verdim. Maliye Bakanlığı’nda hesap uzman muavini olarak başladım. Binlerce kişinin katıldığı sınavı kazanan 11 kişiden biri de benim. Bütçe nasıl yapılır, vergi nasıl toplanır, harcama nasıl yapılır, tasarruf nasıl yapılır, 27,5 yılım bunlarla geçti. Ama şu anda devleti yönetenlerin devlet kademelerindeki yeri ve görevi nedir? Devleti gerçekten biliyorlar mı? Nedir devlet? Siyasi partiler, devlet değildir. Siyasi partiler iktidara devlet olmak için gelmezler, devleti yönetmek için gelirler. Bunu söyledim. Çözümleri de söyledim. ‘Yaptığınız yanlıştır’ dedim. Nasıl çözülür, söyledim. Bir sefer bu faiz, döviz ekseninden Türkiye’yi süratle çıkaracaksınız. Üretim, yatırım ve istihdam eksenine döneceksiniz. Para politikasıyla maliye politikasını beraber götüreceksiniz. Bir devlet sadece para politikası ile yönetilemez. Dünyanın hiçbir ülkesinde de para politikasıyla bir devlet yönetilmemiştir. Yönetilen devlet de ekonomik olarak batmıştır.”

Ödenen vergilerin de nerelere harcandığının bilinmediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Vergi veriyoruz. Nereye gidiyor bu vergiler, hangi yatırıma gidiyor, hangi istihdam sorununu çözüyor? 83 milyon insan neden Londra’daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale gelsin ve biz neden milyarları oraya veriyoruz? Hangi gerekçeyle veriyoruz? Bu sistem böyle yürümez. Bu sistem bizi ekonomik buhranın ortasına getirdi, bıraktı ve daha da derinleşecek. Çünkü çözüm üretilmiyor. Biz söylüyoruz, bizi dinlemiyorlar. İyi niyetli söylüyoruz, biz bunları söylerken, ‘sen bundan anlamazsın’ lafını da kullanmıyoruz. Devlette liyakat var. İşi ehline vereceksin. İşi ehline vermiyorsun. İşi ehline vermediğin takdirde bu iş yürür mü?”

Kılıçdaroğlu, “Asla umutsuzluğa kapılmayın, umutsuzluğa kapılmak bizim kitabımızda yok. Nefes alıyorsak, demek ki umudumuz var. Çözülmeyecek sorunumuz yok. Kavga ile mi çözülür, hayır efendim kavga ile değil. Kavgadan kimse yarar görmüş değildir.” dedi.

Kılıçdaroğlu, Kırıkkale’de meslek odaları, Millet İttifakı’nın diğer bileşenleri, kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konferans Salonu’nda bir araya geldiği toplantıda, kahvehaneciler başta olmak üzere bütün esnafın sorunlarını bildiğini ve bunu 17 madde ile açıkladığını belirterek, çözüm noktasında adım atılmadığını ileri sürdü.

“Para yok” denildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, gerekli birimin olduğunu, önemli olanın bunun harcanması noktasındaki siyasi tercih olduğunu savundu.

Kılıçdaroğlu, yaşanan sorunların çözümünün 4 ayaklı bir strateji ile çözülebileceğini vurgulayarak, bunların en başında can ve mal güvenliği, güçlü sosyal devlet ve üreten Türkiye’nin geldiğine işaret etti.

Üretimle birçok sorunun aşılacağına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin her alanda üretmesi lazım. Katma değeri yüksek ürün üretmezseniz başarılı olamazsınız. Televizyon üretiyoruz, çipleri Güney Kore’den alıyoruz. Ekranı dahil burada montajını yapıyoruz. Zorlu, bir ara çıktı, ‘Çip üreteceğim ama 1 milyar dolara ihtiyacım var.’ dedi. Ben o dönem başbakan olsaydım 1 milyar dolar verirdim. Yeter ki Türkiye çip üretsin. Olmadı.” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, üniversitelerde düşünce özgürlüğünün olması gerektiğini dile getirerek, “Güçlü bir sosyal devleti inşa etmeliyiz. Herkesin karnının doyması lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güçlü bir sosyal devlet olması lazım. Aile destekleri sigortasının gelmesi lazım. Her aile de lütuf mantığıyla değil, hak mantığıyla karnını doyurmalı.” dedi.

Siyaset zenginleşme aracı değildir

Umutsuzluğa yer olmadığının altını çizen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Asla umutsuzluğa kapılmayın, umutsuzluğa kapılmak bizim kitabımızda yok. Nefes alıyorsak, demek ki umudumuz var. Çözülmeyecek sorunumuz yok. Kavga ile mi çözülür, hayır efendim kavga ile değil. Kavgadan kimse yarar görmüş değildir. Uzlaşarak, bir araya gelerek bu işi kim yapacak, en iyi kim yapar, cebini değil de vatandaşı kim düşünür, ahlaklı, temiz bir siyasette bu işi kim halleder, kararı siz vereceksiniz, ben değil. Diyorsanız ki ‘Siyasetçi oturdu Hazinenin başına, önce o karnını doyursun, akrabaları doysun sonra sıra bize gelir’, o zaman sıra size hiç gelmiyor. Siyaset zenginleşme aracı değildir. Millete halka hizmet etme aracıdır. Bundan daha değerli ne olabilir. 80 milyona hizmet ediyorsunuz.”

Kılıçdaroğlu, siyasetin asla bir zenginlik aracı olarak görülmemesi gerektiğine dikkati çekerek, “Siyasete atıldığım gün kendi mal varlığımı internet sitesine koydum. 27,5 yıl kamuda çalıştım. Benim mal varlığım budur. Karımın yüzüğüne kadar. Verilmeyecek hesabım yok. Benim bütün bürokratik hayatımı incelediler, ‘Acaba bir şey bulabilir miyiz?’ diye. Bulamazsın arkadaş ya. Bulamadılar da zaten. Neden? Boğazımızdan aşağı haram lokma inmedi, verilmeyecek hesabımız yoktur.” diye konuştu.

Millet için doğruları söylemeye devam edeceğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “Millete hizmet etmek kadar değerli bir şey yoktur. Türkiye’nin sorunları çözülür. Herkes huzur içinde yaşayabilir. Geçmişte kavgalarımız olabilir. Herkesin geçmişinde olabilir. Benim öğrencilik yıllarım da dahil olmak üzere. Hatalarımız da olabilir, hepimiz insanız. Kusurumuz da olabilir. Ama geri dönüp bir helalleşmemiz lazım. Önümüze, geleceğe, ufka bakmamız lazım. Dünya nereye gidiyor, biz nereye gidiyoruz, buna bakmamız lazım. Buna baktığımız andan itibaren o zaman Türkiye çok hızlı büyür. Müthiş bir potansiyel var.” değerlendirmesinde bulundu.

Toplantı Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından soru cevap şeklinde, basına kapalı devam etti.

    Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.