“Sıcak para, Türkiye’de elde ettiği getiri ile nispeten düşük kurdan ve daha büyük miktar dolar elde edecek şekilde yurt dışına, geldiği ülkeye dönecek. İşte bu noktada Altılı Masa hem Avrupa’dan ve hem de ABD’den kocaman bir aferin alacaktır. Türkiye’ye yönelik kısa vadeli sermaye hareketleri (sıcak para girişi), TL’nin değerlenmesine, hatta bir noktadan sonra aşırı değerlenmesine neden olur. Aşırı değerli TL, dış ticaret açığı ve buna bağlı olarak cari açığı büyütür. TL cinsinden ucuzlayan ithal mallara olan talep artar, ucuz ithal malları ile rekabet edemeyen yerli üreticiler üretimlerini azaltmaya ve/veya durdurmaya başlar, hatta en azından bir kısmı ithalatçı olur. Ülkenin cari açığının (döviz açığı) büyümesi sıcak paranın çıkışını hızlandırır. Dövize talep artar, TL değer kaybeder, doların fiyatı yükselir, bu da fiyat geçişkenliği yoluyla enflasyon oranını yükseltir. Bir sonraki adımda sıcak para çıkışını durdurmak ve yeni girişleri sağlamak için faiz oranları önemli oranda tekrar yükseltilir. Bu döngü bu şekilde devam eder.”
Türkiye’nin geçmişte IMF ile ilişkiler nedeniyle çok büyük ekonomik bedeller ödemek zorunda kaldığını anımsatan Canikli, “Altılı Masa’nın mutabakat metninde tanımlanan ekonomik programı, IMF ile stand-by düzenlemesini içermektedir. Uygulayacakları ekonomik modelin merkezinde IMF bulunmaktadır. Muhtemel siyasi tepkiler nedeniyle mutabakat metninde açıkça yazılmamış olsa da Altılı Masa’nın hedef ve vaatleriyle uyumlu ekonomik program, IMF tarafından önerilen şablon ekonomik program ile örtüşmektedir.” ifadelerini kullandı.
– “Altılı Masa’nın ekonomi yöneticileri ‘otomatik pilot’ konumuna geçecek”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun deprem konutları için yurt dışındaki kuruluşlardan kredi temin edecekleriyle ilgili açıklamasının da IMF ile stand-by düzenlemesi yapılacağını teyit ettiğini vurgulayan Canikli, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kılıçdaroğlu’nun bu açıklaması, Altılı Masa’nın mutabakat metnindeki ekonomik program ile uyumludur. Kılıçdaroğlu çok açık bir şekilde IMF ile stand-by düzenlemesi yapacaklarını itiraf etmektedir. 650 bin deprem konutunun inşası için gereken finansman ihtiyacı IMF dışındaki uluslararası finans kuruluşları (Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası vb) tarafından karşılanamaz. Bu büyüklükteki kredi sadece IMF tarafından sağlanabilir. IMF’in, 20. Stand-by düzenlemesi çerçevesinde Türkiye’ye 50 milyar dolar kredi kolaylığında bulunduğunu varsayalım. IMF’den kullanılan kredinin faiz oranı yaklaşık yüzde 6 civarında olacaktır. Yani her yıl Türkiye bu kredi için IMF’ye 3 milyar dolar faiz ödemesi yapacaktır. Ayrıca, ekonomi yönetimi fiilen IMF tarafından gönderilen uzmanlara devredilecek, ekonomiyle ilgili en sıradan kararlar dahi IMF’in uzmanlarının onayı olmadan uygulanamaz hale gelecektir. Altılı Masa’nın ekonomi yöneticileri ise ‘otomatik pilot’ konumuna geçeceklerdir.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.