İSTANBUL (AA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sözcü gazetesinin “2020’de hatırlanmak istenmeyen, felaket ve gözyaşı” olarak nitelediği olaylar arasına Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin açılmasını eklemesine ilişkin, “Ben Sözcü gazetesini okumuyorum. Kimse de buna para verip almasın. Ayasofya 2020’nin adeta taçlı yıldızıdır.” dedi.
Erdoğan, cuma namazını kıldığı Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nden çıkışta basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
2020’de yoğun bir programı olduğu hatırlatılarak, geçen yıla ilişkin değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, 2020’nin sadece kendileri için değil, tüm insanlık için gerçekten yoğun bir yıl olduğunu söyledi.
Erdoğan, “Tüm insanlık için acılarla dolu bir yıl oldu. Dün itibarıyla vefat sayısı 1 milyon 819 bin idi. Böyle bir yıl yaşadık. Zaten vaka sayısının ne kadar daha fazla olduğunu artık hep birlikte hesap edelim. Temennimiz odur ki alınan tedbirler sayesinde inşallah 2021 bu noktada bir düşüş yılı olacaktır, diye düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.
Tedbirlerle birlikte aşılarda da mesafe alındığını vurgulayan Erdoğan, “Şu anda yaptığımız görüşmeler neticesinde 3 milyon aşı geldi ve bunun serisi devam edecek. Ve hedefimiz Çin’den 50 milyon, bunun yanında Almanya’dan bir o kadar daha aşı gelme durumu söz konusu. Aşılarla ilgili olarak da vatandaşlarımızın bir takvim çerçevesi içerisinde aşıya karşı olan tutarlılığı inşallah, bir temenni olarak söylüyorum, bu vaka sayılarını daha da düşürecek, inşallah vefat sayılarını da azaltacaktır.” ifadelerini kullandı.
Sağlık Bakanlığının bu konuyla ilgili gerekli tedbirleri aldığını, çalışmaların devam ettiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bunun yanında yine ayrıca Almanya ile yaptığımız görüşmelerde bir ortak üretim meselesi de söz konusu. Bu konuda TÜBİTAK çalışmasını sürdürüyor. Buradan da olumlu gelişmeler var. Yine aynı şekilde Rusya ile yaptığımız bir çalışma var. Bütün bunların yanında ayrıca Türkiye’nin kendi bünyesinde yaptığı çalışmaları var. Bu çalışmalarla birlikte atacağımız adımlar inşallah aldığımız şu tedbirlerle, örneğin bugün bu tedbirlerden birisini yaşıyoruz. İşte bugün görüldüğü gibi sokağa çıkmada tedbirlerimiz var. Yarın, pazar aynı şekilde bu devam ediyor. Her akşam saat 21.00’den itibaren devam eden bu çıkma yasağı hafta sonlarında pazartesi sabah 05.00’a kadar devam ediyor. Bu konuda tüm ülkede vatandaşlarımızın bir tutarlılığı var. Ama işte bar, pavyon, balo, şu, bu vesaire… Dün Boğaz’da biliyorsunuz bir yatta bu tür şeyler oldu. Bunlar bizi ciddi manada üzüyor, rahatsız ediyor. Çünkü biz bunları, affedersiniz bu yasakları zevkimiz, keyfimiz için istemiyoruz. Vatandaşlarımızın sağlığı için istiyoruz. Bunu da Bilim Kurulumuzun tespitleriyle bu adımları atıyoruz. Temennim odur ki bundan sonraki süreçte bunlara çok daha dikkat ederiz ve hayırlısıyla daha olumlu neticeler alırız.”
BioNTech ile görüşmeler yapılıyor
Çin’den gelen aşıların 14 günlük teste girdiği hatırlatılarak, bunun nerede ve nasıl uygulanacağına, BioNTech ortaklığında bir takvimin belli olup olmadığına ilişkin soru üzerine Erdoğan, BioNTech ile TÜBİTAK Başkanının görüşmeleri Uğur Şahin ile yaptığını söyledi.
Erdoğan, bu görüşmeler neticesinde takvimin belli olacağını ve ona göre adımların atılacağını belirterek, “(Çin’den gelen aşılar) Diğer konuda ise Sağlık Bakanlığımız açıklamaları yapıyor. Bunlar, 14 gün, 14 gün şeklinde daha çok bu süreç devam ediyor. Ama bu süreç bazen değişiklik arz edebiliyor. Yani 7’de olabiliyor ama daha çok doktorlarımızın şu anda tavsiyeleri 14 gün üzerindedir. Bu arada tabii başka ilaçlar da tavsiye ediliyor duruma göre. Bu ilaçlarla beraber süreç daha da hızlanabilir.” dedi.
Erdoğan, Fikri Sağlar’ın bir televizyon kanalında başörtüsü ve türban konusunda kullandığı ifadelere ilişkin değerlendirmede bulundu.
Söz konusu ifadelerin kişinin kendisine sorulması gerektiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu zat, artık bu çağda yaşamıyor. Çok gerilerde kaldı. Bu ne yazık ki CHP zihniyetinin faşizan anlayışının geçmişte olduğu gibi bugüne yansımasıdır. Bu faşist anlayış hala yaşamını sürdürüyor. Bu başörtülü kızlarımız yıllarca üniversitelerin kapılarından çevrildi. Eğer tarlada çiftçi olursan başörtü meşrudur. Ama bir üniversitede olursan başörtüsü yasaktır. Böyle bir mantık vardı. İnsanın giyimine kuşamına göre değerlendirmeye kalkacak olursak bunu bir defa kalkıp da bir demokrasi ve fikir özgürlüğü olarak anlatmak, inanç özgürlüğü olarak anlatmak mümkün değildir. Bunlara sorduğun zaman normalde bakıyorsunuz, inanç ve fikir özgürlüğünden bahsediyor. Nasıl bir inanç, fikir özgürlüğü bu? Bırakın artık bu işleri. Artık 50’li, 40’lı yıllardaki CHP’nin olduğunu, yaşam tarzı olarak hala insanların yaşamlarına müdahaleye devam ettiklerini görmek istemiyoruz. Öyle kalkıp da Bay Kemal yanına iki tane başörtülü alıp, bununla milleti aldatma sürecini de bir kenara bıraksın. Geçin o işleri. Yanına iki tane değil 20 tane başörtülü koysan artık senin kim olduğunu, ne olduğunu gayet iyi biliyorlar. İnsanların başörtüsüyle uğraşmanın anlamı yok. Burada da hakim, savcı, polis bu ülkenin her kurumunda bunları görecekler.”
Şartların belli olduğunu ve şartların içerisinde “Başörtülü olan, hakime, savcı, polis olamaz.” ifadesinin bulunmadığına dikkati çeken Erdoğan, “Böyle bir şey var mı? Devletin hangi kurumuna hangi şartlarda girilir bunlar bellidir. Daha bunlar çok şeyler görecekler. Hangi kurumlardan mezun olduğunuz zaman nerelere girebilirseniz, bunlar bellidir. Dolayısıyla bu kuralları da böyle ayaküstü bunların değiştirme hakkı ve yetkisi yoktur. Oy almak için bazı yerlerde görüyorsunuz başörtülü birkaç kişiyi yanlarında adeta vitrin mankeni gibi getirip koymak kimseyi aldatmıyor. Geçti o işler. Bugün parlamentoda başörtülü bayanlarımız var. Bay Fikri, görüyor musun bunları? Bak buralara kadar gelindi. Daha çok mesafeler alacağız ama sen çağın dışında kaldın. Tabii Bay Kemal bir şey söyleyemiyor.” şeklinde konuştu.
Gazeteciler, Pınar Gültekin’in öldürülmesi olayının ardından CHP’li bir milletvekilinin baba Sıddık Gültekin’i telefonla arayarak davadan vazgeçirme iddiasına ilişkin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na basın mensuplarının sorduğu soruyu Kılıçdaroğlu’nun yanıtsız bıraktığını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu gelişmelere ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“Sayın Kemal niçin acaba bunu cevapsız bıraktı? Orayı biraz sıkıştıracaksınız. Onun adına ben konuşmayayım veya onun adına ben cevap vermeyeyim. Bunu anlamanız lazım. Bunların sorunları var. Taciz, tecavüz, hırsızlık var. Artık CHP’nin nerden nereye geldiği çok açık net ortada. Şimdi en güzel dersi 2023’te sandıkta benim milletim bunlara verecektir diye inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sözcü gazetesinin “2020’de hatırlanmak istenmeyen, felaket ve gözyaşı” olarak nitelediği olaylar arasına Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin açılmasını eklemesine ilişkin, “Ben Sözcü gazetesini okumuyorum. Kimse de buna para verip almasın. Ayasofya 2020’nin adeta taçlı yıldızıdır.” dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.